The New York Times’ın haberine göre, Batı’da pek çok kişi yalnızca iki ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batılıların gözünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile aşırı samimi ilişkisinden uzaklaştığına dair emareler gördüğünü düşünüyordu. Türkiye, bir grup ünlü Ukraynalı savaşçının muharebe alanına dönmesine izin verdi; bu da Rusya’nın Türkiye’yi anlaşmayı ihlâl etmekle suçlamasına neden oldu. Nihayetinde Erdoğan İsveç’in NATO’ya katılmasına yönelik direncini bıraktı ve Rusya’ya karşı koyma hedefindeki askeri ittifakı (NATO) güçlendirdi.
DENGE POLİTİKASINDA DEĞİŞİKLİK YOK
Fakat Erdoğan’ın Rusya ve Batı arasındaki dengeyi sağlama çabalarında önemli bir değişiklik olduğu yönündeki hisler, pazartesi günü Rusya’nın tatil beldesi Soçi’de Putin’le yan yana durup iş birliğini genişletmekten bahsetmesiyle buharlaşmış gibi görünüyordu. Putin ve Erdoğan, ekonomik iş birliği, Rusya’nın Türkiye’nin Akdeniz kıyısı yakınlarında inşaat ettiği nükleer santral ve Türkiye’yi Rus gazı için uluslararası bir geçiş noktası haline getirme çabaları da dahil olmak üzere başkaca konularda birlikte çalışma sözü verdi.
Hatta Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracatına izin veren anlaşmanın yeniden başlatılması gibi daha acil ve tartışmalı bir jeopolitik konuyu görüştüler. Ancak somut bir ilerleme kaydedilmediğini açıkladılar. Rusya, Türkiye ve Birleşmiş Milletler’in aracılığında varılan anlaşmadan beklediği faydaları elde edemediğini söyleyerek temmuz ayında anlaşmadan çekilmişti.
ERDOĞAN’A EŞSİZ DİPLOMATİK ROL
Erdoğan’ın Soçi’deki görünümü, kendisini hâlâ ortada konumlandırdığını, ülkesinin çıkarına olduğuna inandığında İttifak’ın geri kalanından ayrışacak bir NATO üyesi ülkenin lideri olduğunu açıkça gösterdi. Rusya’nın 18 ay önce Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana, Putin ve Erdoğan arasındaki ilişkinin doğasını çözmek, savaşı çevreleyen karmaşık diplomasiyi yönlendiren Batılı politika yapıcılar için evrimleşen bir bulmaca oldu.
Batı açısından Putin çatışmanın kötü adamı ve ABD ile diğer NATO üyeleri yaptırımlarla onun savaş makinesini aksatmaya ve Rusya’nın ekonomisini felce uğratmaya çalıştılar. Erdoğan, Rusya’nın işgalini kınayıp Ukrayna’ya yardım teklif ederken aynı zamanda ülkesinin Rusya ile ekonomik bağlarını genişleterek ve Putin’den “dostum” diye bahsederek daha karmaşık bir tutum sergiledi.
Bu yaklaşım Erdoğan’a eşsiz bir diplomatik rol kazandırdı ve Türkiye’nin mahkûm takası ve o ve başkalarının yoksul ülkelere gıda sevkiyatını olanak tanıyarak takdir kazandığı tahıl anlaşmasına aracılık etmesini sağladı. Ancak Putin’i izole etmeyi reddetmesi bazı NATO müttefiklerini hayal kırıklığına uğrattı ve politika yapıcıların özel olarak Erdoğan’ın gerçekte hangi tarafta olduğunu sorgulamasına yol açtı.
patronlardunyasi.com